AİLE HUKUKU
BOŞANMA DAVASI VE SONUÇLARI
Boşanma davasının açılmasında ilk önce belirlenmesi gereken husus, çekişmeli boşanma ya da anlaşmalı boşanma davalarından hangisinin tercih edileceğidir. Hangisi tercih edilirse edilsin boşanma davası Aile Mahkemesi'nde açılır. Boşanma davası iki şekilde açılır;
Çekişmeli Boşanma Davası Nasıl Açılır ? : Boşanmak isteyen taraflardan herhangi birisi iki nüsha dava dilekçesi,varsa belgeleri ve nüfus cüzdan fotokopisini ekleyerek boşanma davası açabilir.
Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır ? : Anlaşmalı boşanma davasında tarafların ikametgahının bir önemi yoktur. Uygun gördükleri bir adliyenin aile mahkemesinde boşanabilirler. Unutulmamalıdır ki anlaşmalı boşanmanın en önemli hususu anlaşmalı boşanma protokolüdür. Mahkeme, tarafların hazırladığı anlaşmalı boşanma protokolünü esas alarak boşanma kararı verir. Tarafların hazırlayarak imzaladığı protokol aile mahkemesi hakimi tarafından duruşmada onaylanarak boşanma kararı verilir.
Anlaşmalı Boşanmanın Şartları Nelerdir?
1. Evlilik birliği en az bir yıl sürmüş olmalıdır.
2. Boşanmak için eşler ya birlikte mahkemeye başvurmalı ya da bir eş diğerinin açtığı boşanma davasını kabul etmelidir.
3. Hakim, tarafları bizzat dinlemelidir.
4. Tarafların yapmış olduğu anlaşma, hâkim tarafından uygun bulunmalıdır.
BOŞANMA SEBEPLERİ
1.Zina:
Eşlerden birisi zina ederse, diğer eş zina nedeniyle boşanma davası açabilir. Burada evlilik dışında cinsel ilişkiyi"zina" olarak kabul edilebilmesi için mutlaka cinsel ilişkinin karşı cinsle yaşanma gerekmektedir. Kadın-kadın ya da erkek-erkek ve yahut hayvanlarla girilen ilişki Medeni Kanun uyarınca zina olarak kabul edilmemektedir. Ancak bahsedilen bu durumlarda özel boşanma sebebi olarak ya da evlilik birliğinin temelinden sarsılması gerekçesiyle boşanma sebebi olarak görülür. Zinanın ispatında özel bir delile ihtiyaç yoktur. Zinanın ispatı telefon kayıtları, sms,e-posta,Facebook, Skype,Whatsapp vb. programlar ya da tanık beyanları,fotoğraflar,tatil ve otel rezervasyonları gibi farklı delil türleriyle ıspatlanabilir. Ancak unutulmaması gereken önemli bir husus vardır; zinayı ispatlamak için hukuka aykırı yoldan elde edilen delil bir suç unsuru olabilmekte ve zinayi yapan eş ceza davası açabilmektedir. Bu hususlarda bir avukattan görüş alınması gerekmektedir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
2. Hayata Kast, Pek Kötü Veya Onur Kırıcı Davranış
Eşlerden birisi diğer tarafın hayatına kast ederse, kendisine kötü muamelede bulunursa veya ağır derecede onur kırıcı davranış sergilerse, diğer eş boşanma davası açabilir.Hayata kast, eşlerden birinin diğerini öldürmek amacıyla yaptığı davranışlardır. Eşe ateş açılması, yemeğine zehir konulması, intihara teşvik, eşin içinde bulunduğu ölüm tehlikesine seyirci kalınması gibi haller hayata kast kapsamına giren davranışlardır. Buna karşın öldürme tehdidi, eşin yakınlarına yönelik eylemler bu kapsamda kabul edilmez.Açılacak davada, hayatına kast edilen eşin kusurlu olup olmadığına ya da taraflar için ortak hayatın çekilmez hale gelip gelmediğine bakılmaz. Hayata kast, özel ve mutlak nitelik taşıyan bir sebep olmakla, boşanma kararı verilir.
Eşin vücut bütünlüğüne saldırı teşkil eden; zulüm, işkence, ağır eziyet, acımasızca dövmek, aşırı derecede cinsel ilişkide bulunmak, anormal cinsel ilişkiye zorlamak gibi davranışlar ile, eşin sağlığına saldırı teşkil eden; aç bırakmak, hastalık aşılamak, mahzene kapatmak, soğuk taş üzerinde çıplak bırakmak, hapsetmek gibi davranışlar, pek kötü davranış şekillerinden bazılarıdır. Eşin vücut bütünlüğüne saldırının işkence ve zulüm boyutunda olması halinde, hakim, ortak hayatın çekilmez hale gelip gelmediğini araştırmaksızın boşanma kararını verir. Davalı eşin kusurlu olması aranırken, davacı eşin kusuru ne olursa olsun, davalının pek kötü davranışının varlığı boşanma kararı verilmesi için yeterlidir.
Manevi pek fena muamele de denebilecek, onur kırıcı davranış, yazılı ya da sözlü herhangi bir araçla (cep telefonundan mesaj, mektup, duvara yazma, pankart asma, gazete ilanı v.b.) sergilenebilen ağır hakaret halleridir. Eşine Pazar yerinde şerefsiz, namussuz diye hakaret etmek, kahvehanede karısının bakire olmadığını açıklamak, gibi daha çok namus veya şerefin ağır surette ihlali sayılabilecek ağır hakaretler, bu boşanma sebebi içinde değerlendirilir. Yoksa her hakaret onur kırıcı davranış sayılmamaktadır. Pek kötü davranış bakımından, davranışın yeterli ağırlığı yoksa eylemin tekrarlanması aranırken, onur kırıcı davranışlarda duruma göre tek bir olay boşanma kararı verebilmek yeterli görülebilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
3.Suç İşleme Ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Nedeniyle Boşanma Davası
Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.
Peki "Küçük Düşürücü Suç" kavramından ne anlamalıyız ?
Zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, uyuşturucu ticareti, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, kasten adam öldürme gibi suçlar ilk anda küçük düşürücü suç olarak sayılabilir. Diğer suç tipleri açısından her boşanma dava dosyası incelenerek, suç işleme halinin orta yaşamı çekilmez kılıp kılmadığına bakılır. Buna karşın kabahatler ve idari para cezaları ile siyasi suçlar, maddenin aradığı anlamda küçük düşürücü suç kavramına girmez.
Küçük düşürücü suç işlemenin, boşanma sebebi olabilmesi için, evlenmeden sonra işlenmesi de gerekir. Evlenmeden önce işlenen küçük düşürücü suç, evlendikten sonra öğrenilmişse, davacı eş, suç işleme sebebiyle boşanma davası açamasa da, TMK 149-150 maddelerine göre, nisbi butlan davası açarak evlenmenin iptalini isteyebilir.
Peki "Haysiyetsiz Hayat Sürme" kavramından anlamamız gereken nedir ?
Toplumun ahlaki düşüncelerine göre şeref,haysiyet, namus gibi kavramlara aykırı şekilde yaşamaktır. Haysiyetsiz hayat sürme dediğimiz kavramı her somut olayın kendi özelliğine göre değerlendirilir ve bu bir boşanma sebebidir. Örnek olarak; fuhuş amacıyla randevu evi işletmek, ayyaşlık düzeyinde alkol kullanmak, kumarbazlık, uyuşturucu madde müptelası olmak, homoseksüel yaşam sürmek, hayat kadını olarak çalışmak vb.
Haysiyetsiz yaşam sürme nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için kanun koyucu iki şarta bağlamıştır.
-Haysiyetsiz yaşam sürme, diğer eş tarafından evliliğin çekilmez hale getirmesi
-Eşin bunu yaşam tarzı olarak benimsemiş olması ve bunun devamlılık göstermesi
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
4.Terk Nedeniyle Boşanma Davası
Eşlerden herhangi biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğer eşi terk ettiği veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim , esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.
5.Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası
Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.
6.Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeniyle Boşanma
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmanın eski adı şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmadır. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarda, her bir somut olay 166. Madde kapsamında ayrı ayrı ve farklılıkları ele alınarak değerlendirilmelidir. Eşler arasında ortaya çıkann her türlü anlaşmazlık ve geçimsizlik; evlilik birliğini temelinden sarsabileceği gerekçesi ile boşanma davası açılabilir. Bu nedenle açılan boşanmalarda sınırlı değildir. Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olan eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın sonuçları ile çocukların durumu hakkında taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekir. Hâkim , tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin eşler tarafından kabulü ile boşanmaya hükmolunur.
Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
Boşanmanın Sonuçları Nelerdir?
Boşanan Kadının Durumu
Boşanma hâlinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur. Evlenmeden önceki soyadını yeniden alır.Kadının, boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa, istemi üzerine hâkim , kocasının soyadını taşımasına izin verir.
Boşanmada Maddî Ve Manevî Tazminat
Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.Boşanmada maddi ve manevi tazminat davası, boşanma davası ile birlikte açılmamış ise, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde ayrı bir dava şeklinde de açılabilir.
Boşanmada Yoksulluk Nafakası
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Bu nafakaya “yoksulluk nafakası” denilmektedir.
Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.
Boşanma Sonucunda Malların Tasfiyesi
Boşanma hâlinde, eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümlere göre mallar tasfiye edilir. Eşler herhangi bir rejim tercih etmemişse, mallar, edinilmiş mallara katılma rejimi çerçevesinde tasfiye edilir.
Boşanma Sonucu Eşlerin Miras Hakları
Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler.Boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde de yukarıdaki hüküm uygulanır.
Çocuklar Bakımından Anne ve Babanın Hakları
Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, anne ve babanın haklarını ayrıca çocukla olan kişisel ilişkilerini düzenler.Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine maddi gücü oranında katılmak zorundadır.
Hâkim , istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde mahkemeye başvurularak gerekli önlemler alınır.
Boşanma davası ve sonuçları kısaca bundan ibarettir. Ancak daha ayrıntılı bilgi ve danışmanlık için bir avukatla görüşülmesi gerekmektedir.